Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR MİNİ ÜTOPYA: OLMAZYA CUMHURİYETİ

Olmazya Cumhuriyeti..             İç çekerek olması istenilen, ancak içten içe de olmayacağı bilinen güzelliklerin gerçekleştiği ülke "Olmazya". Bağımsızlığını, 21.yy'ın ortalarına denk gelen ve tarihçilerin "yeter artık" olarak adlandırdığı dönemde kazanmış, az zamanda büyük işler başarmış ve hepi topu dört şehirden oluşan bir düş ülke burası.             Yeter artık döneminde, bağlı bulunduğu ülkenin; iç karışıklıklarından, kültürünün hiçe sayılmasından ve yönetimde söz sahibi olamamasından sıkılarak, kendi kültürel sınırlarına çekilmiş ve kan dökmeden; önce özerkliğini ardından da bağımsızlığını kazanmış Olmazya.             Bağımsızlığın ardından hızlı bir restorasyon sürecine giren ülke, tüm köhne uygulamalardan, adetlerden ve kurallardan uzaklaşarak, yaşamın merkezine insan hakları ve dünyevi zevkleri oturtmayı başarmış. Bu restorasyon sürecinde ülkenin resmi dili; Olmaz güzelliklerin söylencesi anlamına gelen "Olmazca" olarak belirlenmiş

İNSANLARI YORMA ENSTİTÜSÜ

‘‘Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır.’’ demiş Tanpınar. Bence bu tanımı bilen, zamanın insanla var olabileceğinin farkında olan bir topluluk var. Saatleri Ayarlama Enstitüsü minvalinde kurulan bu topluluk, tıpkı bir eğitim kurumu şeklinde çalışıyor. Ancak amaçları zaman zayiatını engellemek değil, aksine arttırmak. İnsanların yaşamlarını olabildiğince zorlaştırıp, önlerine türlü engeller çıkartmak. Bu kurum sanırım erken atalarımızın hemen ardından ortaya çıktı. " Hayır!, onu yapamazsın, bu böyle olmaz, şu yasak, o cıss." şeklinde öğretiler pompalayarak, çevrelerindeki insanlar için yaşamı yaşanılmaz kılmaya çalışmayı görev edindiler. Kurumun belli başlı temel dayanakları var; negatiflik, olayları büyütmek, hasetlik, yola taş koymak, zaman çalma, kıskançlık ve aptallık en popülerleri. Ayrıca bu popüler dayanakların her birinin "Yoruculuk Anabilim Dalı" adı altında lisans programları da mevcut. Bu temel dayanaklara uygun insanlar genç yaşlar

SAVAŞ TURİZMİ

                Taş, sopa, yalın kılıç derken kim kime dum duma meydan muharebelerine dönüştü savaşlar. Ardından barutun kullanılması ve mertliğin bozulması süreçleri tuz biber oldu. Milyonlar öldü, milyonlar öldürdü. Her anlamda çok maliyetli organizasyonlar oldular. Toprak için, Su için, Vatan için, Petrol için, ve benimki seninkinden büyük kıyaslasmasından çıktı savaşlar. Daha az kaybeden kazanmış sayıldı. Ölen öldü, kalan sağlar yenisine hazırlandı.. Kimi kahraman oldu, Kimi şehit, Kimi gazi, ekseriyet Niyazi oğlu Niyazi..                 Ülkelerin savunma giderleri; eğitim ve sağlık giderlerinin üzerine çıktı.. Harcandıkça harcandı. Silah alındı, bomba alındı, füze alındı. “Cüzi ücretler karşılığında füzelerinizi büyük seçim ister misiniz?” sorusuna hep baş sallanıldı.. Silah üretimi bir sektör olup çıktı ve üretenlerin zenginliğine zenginlik kattı.                 Abil ve Kabil’den beri ölen, öldüren Ortadoğulular son yıllarda da silah sektörünü ayakta tu