Ana içeriğe atla

İNSANLARI YORMA ENSTİTÜSÜ


‘‘Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır.’’ demiş Tanpınar. Bence bu tanımı bilen, zamanın insanla var olabileceğinin farkında olan bir topluluk var. Saatleri Ayarlama Enstitüsü minvalinde kurulan bu topluluk, tıpkı bir eğitim kurumu şeklinde çalışıyor. Ancak amaçları zaman zayiatını engellemek değil, aksine arttırmak. İnsanların yaşamlarını olabildiğince zorlaştırıp, önlerine türlü engeller çıkartmak.

Bu kurum sanırım erken atalarımızın hemen ardından ortaya çıktı. " Hayır!, onu yapamazsın, bu böyle olmaz, şu yasak, o cıss." şeklinde öğretiler pompalayarak, çevrelerindeki insanlar için yaşamı yaşanılmaz kılmaya çalışmayı görev edindiler.

Kurumun belli başlı temel dayanakları var; negatiflik, olayları büyütmek, hasetlik, yola taş koymak, zaman çalma, kıskançlık ve aptallık en popülerleri. Ayrıca bu popüler dayanakların her birinin "Yoruculuk Anabilim Dalı" adı altında lisans programları da mevcut.

Bu temel dayanaklara uygun insanlar genç yaşlarında, kurumun ileri gelenlerince kurulan bir kurulun hazırladığı sınav aracılığıyla seçilerek; kurum bünyesine dahil ediliyorlar. Yorucu, bir o kadar da zor eğitimlerden geçirilerek; hayattan nefret etmeleri, zaten büyütmeye meyilli oldukları olayları daha da büyütmeleri sağlanıyor. Aptallar daha aptal, hasetler daha haset şekilde mezun oluyor. Lisans eğitimlerini bu şekilde tamamlayan yorucular, "Akademik Yoruculuk ve Lisansüstü Eğitim Giriş Sınavı"na katılarak, İnsanları Yorma Enstitüsü bünyesinde eğitimlerine devam edebiliyorlar. Lisansüstü eğitimi tercih etmeyenler ise hemen hayata atılarak, içlerinde bulundukları topluluğu, çevreyi ve aileyi yavaştan yormaya başlama imkanına kavuşuyor.

Yüksek lisans mezunlarının, lisans mezunlarına nazaran etki alanlarının daha geniş olması sebebiyle, idealist yorucular bu eğitimi de tamamlamayı tercih ediyor.

İlk yıl uzmanlık dersleri alan yorucu, birinci yılın sonunda bir tez konusu ve kişisi belirleyerek, danışmanı eşliğinde çalışmaya başlıyor. Genellikle seçilen kişi; iş arkadaşı, çalışan yada sevgili gibi kontenjanlardan hayata dahil ediliyor.

Örneğin, "İlişkilerde gereksiz trip ve kıskançlık" üzerine tez yazan biri; hayatına bir sevgili dahil edip; okulda öğrendiği, bilim camiasından takip ettiği her şeyi denek üzerinde deneyerek tezini şekillendiriyor. Daha önceki ilişkilerde kullanılan bezdirme yöntemlerini aynen kullanmak intihale gireceği için, yorucumuz türlü ve orijinal bezdirme metotları geliştiriyor. Bu metotlar bilimsel olarak kayıt altına alınarak enstitü bünyesinde toplanıyor ve gelecek yoruculara ışık oluyor.


Enstitüde her şey ve her karar bilimsellik ve negatiflik ışığında gerçekleşse de istisnalar olmuyor değil. Enstitü bünyesinde yetişmemiş olmasına karşın, doğal ve tanrı vergisi yetenekleriyle, ruhani liderliğe kadar yükselmiş bir isim var. Ve bu isim sadece enstitüye değil, tüm yoranlar alemine ruhani liderlik yapıyor. Enstitünün ruhani lideri, alaylı ve usta bir yorucu olan "cumbaba". O bir şey dediğinde veya istediğinde istisnasız gerçekleşiyor. Uzun yoruşlar sonucunda eline geçirdiği medya ve haberleşme ağlarını, yorucularla irtibat kurmak ve doğrudan yormak için kullanıyor. Cumbaba'nın medya aracılığıyla azalttığı yaşam enerjileri, her haneye sirayet etmiş lokal yorucuların son vuruşuyla sıfırlanıyor.

Modern çağın vampirleri olarak da anılan yorucuların en büyük maharetleri az önce bahsettiğim gibi; hayatlarına temas ettikleri kişilerin yaşam enerjilerini emmeleri. Okulda girdikleri ilk derste edindikleri bu yeti, onların hayatta kalabilmeleri için ilk ve en önemli kural. Gün içerisinde birinin yaşam enerjisini düşüremediklerinde; gözlerine uyku girmiyor, sinir katsayıları yükseliyor ve fenalıklar geçiriyorlar.

İşte yorucularla mücadele kısmı tam da burada başlıyor.

Yoruculara karşı kurulmuş "YoBiT" yani "Yorma Birader Timi" açık ve potansiyel yorucuları tespit ederek hareket alanlarını kısıtlıyor. Örneğin negatiflik mezunu bir yorucunun bulunduğu ortama tim anından şakacı insanlar dahil ederek, ilk hamle gelmeden yorucuyu etkisiz hale getirebiliyor.

Haset ve aptallık uzmanı yorucular, ortamdan dışlanarak yorma kabiliyetlerini kullanamayacakları alanlara itiliyorlar. Hal böyle olunca kendi kendilerini yormaya başlayan yorucular, zamanla ayna evrenlerinde silinip gidiyorlar.

Eğer sen de rahat bir nefes almak, daha kolay bir hayat yaşamak, daha iyi bir uyku çekmek istiyorsan yapman gerekenler üç aşağı beş yukarı belli.

Her şeyi "Yorma Birader Timi"nden beklemeden, kendi imkanlarınla bir şeyler yapabilir, bir tez deneği olmayı reddedip, tüm yorucuları kendilerini yemek üzere ayna evrenlerine ışınlayabilirsin. Böylelikle hem yaşamı daha yaşanır kılabilir hem de gereksiz zorlukları ortadan kaldırarak hedeflerine daha rahat yürüyebilirsin.

Gel ilk fırsatta yorucuları hayatlarımızdan çıkaralım, uzun bir aranın ardın rahat bir nefes alalım..



                                                            Emre DEMİRAY
                                                              21 Temmuz 19'
                                                                EDİRNE

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SAVAŞ TURİZMİ

                Taş, sopa, yalın kılıç derken kim kime dum duma meydan muharebelerine dönüştü savaşlar. Ardından barutun kullanılması ve mertliğin bozulması süreçleri tuz biber oldu. Milyonlar öldü, milyonlar öldürdü. Her anlamda çok maliyetli organizasyonlar oldular. Toprak için, Su için, Vatan için, Petrol için, ve benimki seninkinden büyük kıyaslasmasından çıktı savaşlar. Daha az kaybeden kazanmış sayıldı. Ölen öldü, kalan sağlar yenisine hazırlandı.. Kimi kahraman oldu, Kimi şehit, Kimi gazi, ekseriyet Niyazi oğlu Niyazi..                 Ülkelerin savunma giderleri; eğitim ve sağlık giderlerinin üzerine çıktı.. Harcandıkça harcandı. Silah alındı, bomba alındı, füze alındı. “Cüzi ücretler karşılığında füzelerinizi büyük seçim ister misiniz?” sorusuna hep baş sallanıldı.. Silah üretimi bir sektör olup çıktı ve üretenlerin zenginliğine zenginlik kattı.                 Abil ve Kabil’den beri ölen, öldüren Ortadoğulular son yıllarda da silah sektörünü ayakta tu

UMUT TÜCCARLIĞI A.Ş.

“Olmayanı, olacağı veya olması muhtemel olmayanı, olacakmış gibi satmaktır bizim işimiz.” Sözünü kendilerine şiar edinmiş gizli bir örgüt var bence. Adlarından da anlaşılacağı gibi anonim bir şirket kisvesine bürünmüş, çok ve gizli ortaklı bir yapı bu. Nerede tökezlesek şak birden düşük faizli hayaller sunuveriyorlar önümüze ve şak ayağa kaldırıyorlar. Olması mühim değil, olma ihtimalini satıyorlar o an. Bu hayal gerçekleşebilir ya da genel müşteri refleksi haline gelmiş haliyle gerçekleşmeyebilir. Ama hiç önemli değil. Çünkü Umut Tüccarlığı A.Ş. sizlere derhal telafi mahiyetinde birbirinden renkli umutlar satabilir, vade farksız bir ömür bedel ödeme kolaylığıyla kira öder gibi sizi hayal sahibi yapabilir.  “En yükseği hedefleyin.” “O yaptı, siz de yaparsınız.” “Çobandı, Kral oldu” “130 kilo musunuz? -Önemli değil! Bıldırcın yağıyla 1 ayda 100 kilo verin” “O da böyleymiş – bu da şöyleymiş” “Aslansın, kaplansın” ve bilumum gaz verici cümle silahıyla hedeflerindeki bıldırcınla