Ana içeriğe atla

BİR MİNİ ÜTOPYA: OLMAZYA CUMHURİYETİ


Olmazya Cumhuriyeti..

            İç çekerek olması istenilen, ancak içten içe de olmayacağı bilinen güzelliklerin gerçekleştiği ülke "Olmazya". Bağımsızlığını, 21.yy'ın ortalarına denk gelen ve tarihçilerin "yeter artık" olarak adlandırdığı dönemde kazanmış, az zamanda büyük işler başarmış ve hepi topu dört şehirden oluşan bir düş ülke burası.

            Yeter artık döneminde, bağlı bulunduğu ülkenin; iç karışıklıklarından, kültürünün hiçe sayılmasından ve yönetimde söz sahibi olamamasından sıkılarak, kendi kültürel sınırlarına çekilmiş ve kan dökmeden; önce özerkliğini ardından da bağımsızlığını kazanmış Olmazya.

            Bağımsızlığın ardından hızlı bir restorasyon sürecine giren ülke, tüm köhne uygulamalardan, adetlerden ve kurallardan uzaklaşarak, yaşamın merkezine insan hakları ve dünyevi zevkleri oturtmayı başarmış. Bu restorasyon sürecinde ülkenin resmi dili; Olmaz güzelliklerin söylencesi anlamına gelen "Olmazca" olarak belirlenmiş.

            Restorasyon süreci tabii ki sadece dil belirlemeyle kısıtlı kalmamış. Olmazyalıların şikayetçi olduğu bir çok konu gündeme gelmiş ve çözüme kavuşmuş. Yıllarca ağır vergiler ödeyen vatandaşların şikayetleri neticesinde vergilerin hafifletilmesi için ihtiyaç duyulmayan kurumlar kapatılmış. Örneğin; her Olmazyalıya 1 aylık milli güvenlik eğitimi verildiği için polislik, zabıtalık gibi kolluk görevleri her Olmazyalının ikincil işi haline gelmiş ve kurumlar kapatılmış. Hem temel eğitimin hem de milli güvenlik eğitiminin verimli olmasıyla suç oranı neredeyse sıfıra inmiş. Yine de olası münferit olaylar için, her Olmazyalının gerektiğinde kolluk kuvveti olduğu gerçeği yasalarca korunmuş.

            Komşu ülkelerdeki dini kurumlar incelendiğinde, ayrılan bütçeler ve yapılan işler göz önüne alındığında böyle bir kurumun gereksizliği anlaşılmış ve hiç açılmamış. Dinin devlet eliyle şekillendirilemeyeceğini ve konunun, inanan ve inanılan arasında olduğunu kabul eden Olmazyalıların din ve vicdan hürriyetleri yine yasalarca korunmuş.

            Tüm ülkelerle iyi ilişkiler içinde olan ve denge politikası yürüten Olmazya'da savunma bakanlığı kapatılmış. Tüm ülke güvenliği, dünya ülkeleriyle yapılan anlaşmalarca sağlanmış. Barış dönemlerinde askere ihtiyaç duyulmadığı için; her vatandaşın kendi seçtiği mesleği icra etmesi, insan haklarınca uygun görülmüş.

Açılmayan ve kapanan bakanlıklardan elde edilen tasarruf;

Eğitim Bakanlığı,
Turizm Bakanlığı,
Kültür Bakanlığı,
Teknoloji Bakanlığı,
Sağlık Bakanlığı,
ve Mutluluk Bakanlığı gibi, vatandaş için doğrudan fayda sağlayan kurumlara aktarılmış.

Eğitim Bakanlığı'nın ilk amacı iyi insan yetiştirmektir. Okul öncesi eğitimin ilk aşaması sevmeyi öğretmektir. Bununla birlikte pedagojinin gereklilikleri yerine getirilir. Bir Olmazyalı, okuma-yazma çağına gelene dek; insanı,doğayı ve hayvanları yürekten sever hale gelir. İkinci amaç ise bilimsel öğrenmeyi öğretmektir. Bu öğreti ile, çocuklar eğitimlerinin yanında, kimseye ihtiyaç duymadan kendilerini geliştirebilecekleri bir anahtar elde ederler.

Sağlık Bakanlığı ülkenin en kilit kurumlarından biridir. Hastalığın her türlüsü mutsuzluğu tetiklediği için bakanlık ön önlemler alarak çalışır. Örneğin geçmişte günah vergisi olarak toplanılan alkol ve sigara vergileri, bu kalemlerin muhteviyatında bulunan zararlı maddelerin Teknoloji Bakanlığı ile ortak kurulan ar-ge laboratuarlarında, zararsız, hatta biyolojik faydalar sağlayan, alkol ve tütün ürünleri üretilmesi çalışmalarında harcanılır. Örneğin yapılan çalışmalarla geliştirilen rakının her dublesi şifadır. Türlü ömür törpüsünün önüne geçmek için doktorlarca tavsiye edilmektedir.

            Olmazya'da zararlı olan ve keyif veren maddelerin kullanımı yasaklanmaz, yapılan çalışmalarla zararları ortadan kaldırılır. Çünkü hayattan keyif almak esastır ve bu en önemli vatan vazifesidir.

            Tüm vatandaşların hayattan keyif alabilmeleri için kurulan Mutluluk Bakanlığı tüm bu işlere ön ayak olur. İnsanların ihtiyaçları doğrultusunda etkinlikler organize etmek, ruh hallerinin sağlıklı kalmasını sağlamak, toplumsal mutluluk ve uzlaşı ortamını tesis etmek gibi vazifeleri olan bakanlığın en önemli alt kurumu, "Düş İşleri Enstitüsü"dür.

            Bu enstitü, vatandaşların doğrudan ulaşabildiği ve gerçekleşmesi halinde toplumsal refaha ve mutluluğa katkı sunacak düşlerini aktardığı kurumdur. Vatandaş bir proje hazırlayarak düşünü kuruma sunar ve proje mutluluk uzmanlarınca incelenerek, uygun görüldüğü taktirde Mutluluk Bakanlığı'na aktarılır. Bakanlıktan da onay olan projeler için çalışmalar yapılır ve düş yürürlüğe girer. Çünkü gerçekleşen düşler insanları mutlu kılar ve  mutlu insanlar iyi olmaya yatkındırlar.

            Bu sebeple Komşu ülkelerin ürettiği; "her bilmem kim, bilmem ne doğar" tarzı sloganların aksine, Olmazya'nın sloganı; "Her Olmazyalı Mutlu Yaşar!"dır.
Anlatımın başında da dediğim gibi; iç çekerek olması istenilen, ancak içten içe de olmayacağı bilinen güzelliklerin gerçekleştiği bir düş ülke Olmazya..



Olmaz ya, bir sabah böyle bir ülkeye uyanırsak, yaşanmamış gençlikler heykelinin önünde buluşup, düş işleri enstitüsüne hep birlikte gideriz.


                                                                      
                                  
                                                           Emre DEMİRAY
                                                              AĞUTOS 19'
                                                                 EDİRNE

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNSANLARI YORMA ENSTİTÜSÜ

‘‘Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır.’’ demiş Tanpınar. Bence bu tanımı bilen, zamanın insanla var olabileceğinin farkında olan bir topluluk var. Saatleri Ayarlama Enstitüsü minvalinde kurulan bu topluluk, tıpkı bir eğitim kurumu şeklinde çalışıyor. Ancak amaçları zaman zayiatını engellemek değil, aksine arttırmak. İnsanların yaşamlarını olabildiğince zorlaştırıp, önlerine türlü engeller çıkartmak. Bu kurum sanırım erken atalarımızın hemen ardından ortaya çıktı. " Hayır!, onu yapamazsın, bu böyle olmaz, şu yasak, o cıss." şeklinde öğretiler pompalayarak, çevrelerindeki insanlar için yaşamı yaşanılmaz kılmaya çalışmayı görev edindiler. Kurumun belli başlı temel dayanakları var; negatiflik, olayları büyütmek, hasetlik, yola taş koymak, zaman çalma, kıskançlık ve aptallık en popülerleri. Ayrıca bu popüler dayanakların her birinin "Yoruculuk Anabilim Dalı" adı altında lisans programları da mevcut. Bu temel dayanaklara uygun insanlar genç yaşlar

SAVAŞ TURİZMİ

                Taş, sopa, yalın kılıç derken kim kime dum duma meydan muharebelerine dönüştü savaşlar. Ardından barutun kullanılması ve mertliğin bozulması süreçleri tuz biber oldu. Milyonlar öldü, milyonlar öldürdü. Her anlamda çok maliyetli organizasyonlar oldular. Toprak için, Su için, Vatan için, Petrol için, ve benimki seninkinden büyük kıyaslasmasından çıktı savaşlar. Daha az kaybeden kazanmış sayıldı. Ölen öldü, kalan sağlar yenisine hazırlandı.. Kimi kahraman oldu, Kimi şehit, Kimi gazi, ekseriyet Niyazi oğlu Niyazi..                 Ülkelerin savunma giderleri; eğitim ve sağlık giderlerinin üzerine çıktı.. Harcandıkça harcandı. Silah alındı, bomba alındı, füze alındı. “Cüzi ücretler karşılığında füzelerinizi büyük seçim ister misiniz?” sorusuna hep baş sallanıldı.. Silah üretimi bir sektör olup çıktı ve üretenlerin zenginliğine zenginlik kattı.                 Abil ve Kabil’den beri ölen, öldüren Ortadoğulular son yıllarda da silah sektörünü ayakta tu

UMUT TÜCCARLIĞI A.Ş.

“Olmayanı, olacağı veya olması muhtemel olmayanı, olacakmış gibi satmaktır bizim işimiz.” Sözünü kendilerine şiar edinmiş gizli bir örgüt var bence. Adlarından da anlaşılacağı gibi anonim bir şirket kisvesine bürünmüş, çok ve gizli ortaklı bir yapı bu. Nerede tökezlesek şak birden düşük faizli hayaller sunuveriyorlar önümüze ve şak ayağa kaldırıyorlar. Olması mühim değil, olma ihtimalini satıyorlar o an. Bu hayal gerçekleşebilir ya da genel müşteri refleksi haline gelmiş haliyle gerçekleşmeyebilir. Ama hiç önemli değil. Çünkü Umut Tüccarlığı A.Ş. sizlere derhal telafi mahiyetinde birbirinden renkli umutlar satabilir, vade farksız bir ömür bedel ödeme kolaylığıyla kira öder gibi sizi hayal sahibi yapabilir.  “En yükseği hedefleyin.” “O yaptı, siz de yaparsınız.” “Çobandı, Kral oldu” “130 kilo musunuz? -Önemli değil! Bıldırcın yağıyla 1 ayda 100 kilo verin” “O da böyleymiş – bu da şöyleymiş” “Aslansın, kaplansın” ve bilumum gaz verici cümle silahıyla hedeflerindeki bıldırcınla