Anılar…
Geçmişin bekçileri,
Özlem ya da pişmanlık anıtları..
Aşılması gereken basamaklar..
Olur olmaz zamanlarda kendilerini hatırlatan haşarı fotoğraf kareleri..
ya da tdk tanımında da söylendiği gibi; Geçmişte yaşanmış çeşitli olaylardan belleğin sakladığı her türlü iz, hatıra..
Farklı tanımları olsa da hepsi şahsi, hepsinin aslı kafada.. Sadece paylaşılmak istendiği zaman ortaya çıkan, kimselere gösterilmek istenmeyen cinsi derinlere gömülen, kahreden cinsi şiddetle unutulmaya çalışılan şeyler anılar.
Tanımı her ne olursa olsun, anıların insan hayatında yadsınamaz izler bıraktığı bir gerçek. Çocuklukta yaşanmış bir anı kimi zaman özlemle, kimi zaman travma eşliğinde sövgüyle düşebiliyor bilincimize. Yapılan hatalar, ilk öpüşme, kaybedilen bir yakının söylediği üç kelimelik bir cümle, ilk okul günü kayda değer ya da değmez dediğimiz birçok şey.. Öyle ya da böyle hayatımıza dokunup, bugün benliğimizde barındırdığımız karakteristik bir çok özelliğin oluşmasında rol oynuyorlar..
Peki hayatımızı şekillendiren bu hayati konunun dokunulmazlığı bir gün değişirse ve anılarla oynamak mümkün olursa?
“etörnıl sanşayn of dı spotlıs maynt” örneğindeki gibi bir anı silmeden bahsetmeyeceğim. Bunun pek distopik ve/veya ütopik bir yanı yok. İşi biraz daha karanlık bir noktaya taşıyalım.
Teknolojinin gelişmesi, androidler, kapıdan kovsak bacadan giren mikro robotlar derken insan hayatının evrimi kaçınılmaz olarak robotlaşmaya yönelecek. Çok uzak olmayan bir tarihte, şu an insan vücudunda kullanılan protezlerin envai çeşit daha teknolojik versiyonu çıkacak. Dış organlarımızla beraber; böbrek, akciğer gibi hastalanan, kullanılmaz hale gelen iç organlarımızın yerine robotik ikizleri nakledilecek.. Ee haliyle beynin bu pek elektronik organları kullanabilmesi için türlü işlemlerden geçirilmesi gerekecek.. Peki teknoloji ve bilim bu kadar gelişmişken, insan beynine teknolojik müdahale mümkün olmuşken “girişimciler” öylece oturacak mı?
Tabi ki de hayır!
Mesela A nokta B nokta D noktalı bir girişimci günün birinde “ millet! artık anı transferi mümkün!” diye ortaya çıkabilir. Ve ballandıra ballandıra bu olayın güzelliklerinden bahsedip bunun dünyada talep edilen bir olay olmasını sağlayabilir. Youtuberlar, Vlogerlar derken tüm dünya bu konuyu konuşabilir ve insanlar anı tranferi için büyük imza kampanyaları düzenleyebilir. Muhtemelen talep karşısında kayıtsız kalamayan ve oy devşirmek isteyen devlet başkanları olayı referanduma taşıyıp, evet/hayır metoduyla nihai kararı verebilirler.
Her olayda olduğu gibi bu olayında bokunun çıkarılması pek muhtemeldir. Başlarda büyük şehirlere kurulan “ATM” yani “Anı Transfer Merkezleri” zamanla tüm ülke sathına yayılacaktır. İnsanlar bu noktalarda istemedikleri anılarını anı havuzuna transfer edip, belirli ücretler karşılığı donörlerin anılarını alabilirler. Donörler muhtemelen paraya ihtiyacı olduğu için anı satan öğrenciler, evsizler ya da ölüm anında anılarının alınmasını isteyen kişilerden oluşabilir. Alınan anılar merkezde işlenerek transfer talebinde bulunan kişinin beynine uygun şekilde, tanıdığı insanlara dönüştürülerek nakledilebilir. Böylelikle anı akla düştüğünde” kim ulan bunlar” sendromunun yaşanması önlenecektir. Bununla birlikte yapay zekanın geliştirdiği stok anılar da kullanılabilir. Yeni anılar alabilmek için merkez türlü kampanyalar düzenleyebilir. Havuzda biriken kötü anıları da paraya çevirmek isteyen girişimciler bunları da allayıp pullayıp “Tanrım ne çok acı var… Garson bana bir kahve..” tayfaya bu anıları güzelce iteleyebilirler..
Anı transferi zamanla kaçınılmaz olarak gündelik yaşamın bir parçası olacaktır. Bu sayede ceza sistemi baştan aşağı değişebilir. Devlet işlenen suça göre suçlaya kötü anılar transfer edebilir. Birini öldüren suçluya; en sevdiği kişinin gözlerinin önünde öldürüldüğü bir anı tasarlanıp transfer edilebilir ve yasanın uygun gördüğü sürece bu anının unutulmamasını sağlanabilir.
Hukuk için de yeni konular söz konusu olabilir.. Boşanma davalarında taraflar nafaka olarak anı talep edebilir. Ya da aldatmalarda, aldatan tarafın güzel anılarının bir bölümü aldatılan kişiye devredilebilir..
Hayatın her alanında yeni problemler ve çözümler yaratan anı transferi insanları daha pervasız, nasıl olsa gidip yenisini alırım düşüncesiyle daha da amaçsız bırakabilir.
Dahası insanlar en iyi anılardan bir kolaj yaptırıp “yalancı cennet”i satın alabilirler.
Böylelikle ne insan olmaya ne de insan gibi yaşamaya gerek kalır..
Kim bilir belki de bunlar olursa Dünya bizsiz daha rahat nefes alır.
EMRE DEMİRAY
EKİM '18
EDİRNE
Merhabalar Sayın Hocam ,
YanıtlaSilAnı transferi oldukça ilgi çekici ve üzerine çok konuşulabilecek, sağa sola çekilebilesi kolları olacak bir konuya benziyor. Düşündümde aslında bizi vicdan sahibi yapan asıl şey Anılarımız olabilir . İnsanı insan yapan anılarımız yani yaşanmışlıklarımız değil midir ? Bir anının bile silinmesi o konu hakkında yok olan bir tecrübe belki gülümseme belki ağlama belki öfkeyide beraberinde alıp götürecek. Yani insanlığımızdan biraz biraz silip götürecek . İnsanlığımızı götürecek.. Kesinlikle korkunç. Anıların transfer edilişi, yaşanmayan bir anıya sahip olmak , yaşanmış bir anıyı hiç yokmuşçasına yaşamak..açıkçası dehşet verici. Resmen kendimizi kandırmak. Ceza sisteminde de uygulanmasından bahsetmişsiniz. Bu kadar acımasız bir topluma dönüşebilir miyiz ? Umarım dönüşmeyiz . Herkesin anısı kendisinde güzel . Herkesin gülümseyişi kendisine özel olamalı.
Bu konuyu yazdığınız için farkındalık yarattığınız ve kendi çapımda sorgulattınız için teşekkür ederim. Benim için en azından iyisiyle kötüsüyle iyi ki anılarım var ve kimse bunlara elleşmiyor dedirtti. Kötü anıların bile güçlü kalmakla oldukça kuvvetli bir bağı var kayınço :)