Ana içeriğe atla

ÇOCUK YAPMA EHLİYETİ




Çocuklar, dünün çocukları ve çok öncenin çocukları..

İnsanız ve doğamız gereği  biz de yavru olarak dünyaya geliyoruz.  Hem de öyle bir yavru ki sıfır kutusunda, tertemiz bir bilinçle açıyoruz gözlerimizi. Etrafı, doğayı anlamaya çalışıyoruz önce. Geniş hayal dünyamızda bir şeyleri bir yerlere yerleştirmeye başlıyor ve çoğu kez başarılı oluyoruz. Sonra bazı kelimeler öğrenip, komut alıp verme olayına başlıyoruz. Ve dünyanın geleceğini, yaşamın kendisini etkileyen evre tam burada patlak veriyor. Ne verilse almaya hevesli bilinçlerimizin ne ile doldurulacağı konusu ailelerin tam yetkisine bırakılıyor. Tıpkı aileleri yetiştiren ailelere bırakıldığı gibi..

Öğrenmeye hevesli bilinçlerimiz küçük yaşta doğru yanlış demeden ne varsa alıp ailenin doğru bildiği şeylerle şekillendiriveriyor kendini.  İşte olay tam olarak burada başlıyor . Dünya’da bazı şeylerin tek doğrusu olduğu halde, farklı doğrularla yetişmiş bireyler ortaya birden çok doğrulu, çatışmalı bir ortam çıkarıveriyor. Ortak aklın ve toplum kurallarının oluşmasını ve uygulanmasını engelleyen bu ortam, dünyayı daha yaşanılmaz ve daha güvensiz bir yer haline getiriyor. Ortak bir etiğin varlığının bile ütopyaya dönüştüğü bu ortamda aşırılıkların çıkması sürpriz olmuyor. Kimi inancı için kafa keserken, bir diğeri insan olmakla bağdaşmayan hak ihlallerinin envai çeşidini yapıyor. Bu sırada bir diğeri dünyaya ve insanlığa hizmet etmesi gerektiğini düşünüp bilim, sanat ve muhtelif zanaatlarla uğraşıyor. Peki bu aradaki uçurum nasıl kapanacak? Ortak akıl nasıl yaratılacak? Orta Çağ zihniyetinden nasıl kurtulunacak?

 Tabii ki de iyi donanmış bilinçlerle..

Bu bilinçler gücü ellerine alabilir ve  bir kontrol mekanizması oluşturabilirler. Bir devlet kurumu kurup bireylerde çocuk yapma ve yetiştirme yeterliliği arayabilirler. Güçle birlikte hükümeti de ellerine alan iyi bilinçliler bir kanun teklifini meclise sunabilir ve muhalefet partisi bozuk bilinçlilerin ret oylarına karşın ezici bir çoğunlukla teklifi kanunlaştırabilirler.


 Bu kurumun amacı çocuk yapmak isteyen ailelerin çocuk yapmak ve yetiştirmek için yeterliliği olup olmadığını ölçmektir. Yeni evlilere veya çocuk yapmak isteyenlere halk eğitim merkezlerinde görevlendirilmiş uzmanlarca çocuk yetiştirme kursları verilebilir, kurs bitiminde yapılan sınav neticesinde geçer not alanlar çocuk yapma ehliyeti almaya hak kazanır. Fakat aranan tek şey bilinçli ebeveyn adayları değildir. Bu kişilerin gelirlerinin hayatlarını idame ettirmenin yanında çocuklarının eğitim ve temel ihtiyaçlarını karşılayamaya  da yeterli olması şartı aranmaktadır. Bu sayede hiçbir çocuk aç kalıp sokaklara düşmeyecek ve sosyal adalet asgari ölçüde sağlanmış olacaktır.

 Bir çift, ehliyeti olsa dahi istediği kadar çocuk yapamaz. Yalnızca vakti ve maddi durumu yeterliyse ikinci bir çocuğa izin verilir. Çünkü devlet nicelik değil nitelik aramaktadır.  Artan dünya nüfusu da göz önüne alındığında bu dururum zaruri bir hal almaktadır.

 Her şey çocuk yapma ehliyeti almakla bitmediği gibi çocuk yapmakla da bitmemektedir. Kurumun görevlendirdiği denetmenlerce çocuklar belirli aralıklarla denetlenir, psikolojik durumları kontrol edilir ve ailenin yeterliliği koruyup korumadığına bakılır. Bu maddelerden bir veya daha çoğunda olumsuzluk gözlenirse uyarı verilebilir. Maddi konular söz konusuysa aile devletçe desteklenebilir. Fakat çocuğa şiddet ve istismar söz konusuysa devlet çocuğu aileden alıp “Devlet Çocuk Evleri Kurumu” bünyesinde yetiştirebilir.

  Çocuk evleri, günümüz yetiştirme yurtlarının şartlarından uzak, bir çocuğun tüm ihtiyaçlarının düşünüldüğü yerlerdir. Buralarda çocuğu olmayan fakat çocuk sevgisi barındıran ve yeterliliği olan kişiler çalışmaktadır. Yaş gruplarına göre çeşitli programlar uygulanmaktadır. Fakat ilk amaç  iyi insan ve dünya vatandaşı yetiştirmektir. Çocuklar yeteneklerine göre ilgi duydukları alanlara kanalize edilir. Yetenekli eğitmenlerle, çocuklar yeteneklerini sonuna kadar kullanabilir ve sevdikleri işlerin sahipleri olabilirler.

 Milli eğitim de bu evlerin eğitim misyonlarını benimser. Her çocuk kendi ayakları üzerinde durabilen, dünyaya faydalı ve iyi bilinçli bir birey olarak yetiştirilir.

 Bu sistem ilk meyvelerini verdiğinde, eğitmen açığı kapanabilir ve daha geniş bir coğrafyada hayata geçirilebilir. Çeşitli pilot bölgelerde denenen sistem başarıya ulaşması halinde tüm dünyada uygulanabilir. Böylelikle yanlışlar ortadan kalkabilir ve etik içinde fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilebilir.

 Savaştan, suçtan, adaletsizlikten ve insan hakları ihlallerinden uzak yetişen bu nesiller dünyaya sonsuz barışı getirebilir. Bu sistem sayesinde bilinçlenen insanlık yaşadığı dünyasını anlayabilir, koruyabilir ve oluşması muhtemel çevre felaketlerinin önüne geçebilir.

 Savaşsız dünyada artık askeri yatırımlar ve harcamalar gereksizdir. Sınırlar yoktur. Buralara harcanan para çocuk evlerine,  eğitime ve dünyanın bu güne kadar uğradığı tahribatın düzeltilmesinde  kullanılabilir. Ortadan kaldırılmış savaş ekonomisi başlı başına insanlığın eğlencesine aktarılabilir. Dünya yeniden denizleri tertemiz ve yaşam alanları yeşilliklerle çevrili bir yer olabilir..  Bu sistem kimine göre bir ütopya kimine göreyse bir distopya olabilir. Fakat hemfikir olunması gereken bir nokta varsa o da şudur; ancak ve ancak iyi ve doğru şeylerle doldurulmuş bilinçler dünyayı ve insanlığı kurtarabilir..







                                               Emre Demiray
                                                 
                                                 TEKİRDAĞ
                                              
         OCAK 2018

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İNSANLARI YORMA ENSTİTÜSÜ

‘‘Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır.’’ demiş Tanpınar. Bence bu tanımı bilen, zamanın insanla var olabileceğinin farkında olan bir topluluk var. Saatleri Ayarlama Enstitüsü minvalinde kurulan bu topluluk, tıpkı bir eğitim kurumu şeklinde çalışıyor. Ancak amaçları zaman zayiatını engellemek değil, aksine arttırmak. İnsanların yaşamlarını olabildiğince zorlaştırıp, önlerine türlü engeller çıkartmak. Bu kurum sanırım erken atalarımızın hemen ardından ortaya çıktı. " Hayır!, onu yapamazsın, bu böyle olmaz, şu yasak, o cıss." şeklinde öğretiler pompalayarak, çevrelerindeki insanlar için yaşamı yaşanılmaz kılmaya çalışmayı görev edindiler. Kurumun belli başlı temel dayanakları var; negatiflik, olayları büyütmek, hasetlik, yola taş koymak, zaman çalma, kıskançlık ve aptallık en popülerleri. Ayrıca bu popüler dayanakların her birinin "Yoruculuk Anabilim Dalı" adı altında lisans programları da mevcut. Bu temel dayanaklara uygun insanlar genç yaşlar

SAVAŞ TURİZMİ

                Taş, sopa, yalın kılıç derken kim kime dum duma meydan muharebelerine dönüştü savaşlar. Ardından barutun kullanılması ve mertliğin bozulması süreçleri tuz biber oldu. Milyonlar öldü, milyonlar öldürdü. Her anlamda çok maliyetli organizasyonlar oldular. Toprak için, Su için, Vatan için, Petrol için, ve benimki seninkinden büyük kıyaslasmasından çıktı savaşlar. Daha az kaybeden kazanmış sayıldı. Ölen öldü, kalan sağlar yenisine hazırlandı.. Kimi kahraman oldu, Kimi şehit, Kimi gazi, ekseriyet Niyazi oğlu Niyazi..                 Ülkelerin savunma giderleri; eğitim ve sağlık giderlerinin üzerine çıktı.. Harcandıkça harcandı. Silah alındı, bomba alındı, füze alındı. “Cüzi ücretler karşılığında füzelerinizi büyük seçim ister misiniz?” sorusuna hep baş sallanıldı.. Silah üretimi bir sektör olup çıktı ve üretenlerin zenginliğine zenginlik kattı.                 Abil ve Kabil’den beri ölen, öldüren Ortadoğulular son yıllarda da silah sektörünü ayakta tu

UMUT TÜCCARLIĞI A.Ş.

“Olmayanı, olacağı veya olması muhtemel olmayanı, olacakmış gibi satmaktır bizim işimiz.” Sözünü kendilerine şiar edinmiş gizli bir örgüt var bence. Adlarından da anlaşılacağı gibi anonim bir şirket kisvesine bürünmüş, çok ve gizli ortaklı bir yapı bu. Nerede tökezlesek şak birden düşük faizli hayaller sunuveriyorlar önümüze ve şak ayağa kaldırıyorlar. Olması mühim değil, olma ihtimalini satıyorlar o an. Bu hayal gerçekleşebilir ya da genel müşteri refleksi haline gelmiş haliyle gerçekleşmeyebilir. Ama hiç önemli değil. Çünkü Umut Tüccarlığı A.Ş. sizlere derhal telafi mahiyetinde birbirinden renkli umutlar satabilir, vade farksız bir ömür bedel ödeme kolaylığıyla kira öder gibi sizi hayal sahibi yapabilir.  “En yükseği hedefleyin.” “O yaptı, siz de yaparsınız.” “Çobandı, Kral oldu” “130 kilo musunuz? -Önemli değil! Bıldırcın yağıyla 1 ayda 100 kilo verin” “O da böyleymiş – bu da şöyleymiş” “Aslansın, kaplansın” ve bilumum gaz verici cümle silahıyla hedeflerindeki bıldırcınla